BABA ORUÇ REİS, BARBAROSSA

       BABA ORUÇ REİS
  
       1462 tarihinde Osmanlı'nın Midilli fethine katılan Vardari Yakub Ağa, Midilli adasının fethinden sonra tımar olarak ona verilen Bonova köyü'ne yerleşip evlenmiştir. Yakub Ağanın dört oğlundan en büyüğü olan Oruç Reis, kesin olarak bilinmese de 1470 ila 1474 tarihleri arasında bu köyde dünyaya gelmiştir.

       Gençliğinde, gemiciliği ve deniz ticaretini iyi seviyede öğrenen Oruç Reis, çok vakit geçmeden gemi sahibi olmuş, bu gemiyle aldığı malları, Mısır, İskenderiye ve trablusşam'a, oradan aldığı malları ise Anadoluya taşıyordu, Oruç Reis, girişimciliği ve zekası ile kısa zamanda deniz ticaretini geliştirmiştir, nitekim o da diğer kardeşleri gibi iyi eğitim almış ve denizciliğin gerektirdiği, İtalyanca, Fransızca, İspanyolca ve Rumca lisanlarını oğrenmişti.

        Kardeşi İlyas Reis ile birlikte çalıştıkları dönemde, Midilli adasından yola çıkmış Trablusşam'a doğru seyir halindeyken Rodos Şovalyeleri'nin büyük savaş gemilerinden oluşan donanmasına denk gelmiş bu çatışmada kardeşi İlyas Reis'i hayatını kaybetmiş, kendisi ise esir düşmüştür, esareti üç yıl süren Oruç Reis, firar ettikten sonra ticareti bırakıp korsanlık yapmaya karar vermiş ve kısa bir süre Memluk Devleti adına Amirallik yapmıştır. Hapiste ve en büyük fırtınalarda bile umudunu kaybetmediğini anlatan ünlü sözü "Yaşama hakkın mücadelen kadardır" emrindeki her adama nasihat olmuştur.

      Memluk Devleti emrinde fazla kalmayan Oruç Reis, Şehzade Korkut'un verdiği 18 parça büyük geminin komutanı olmuş, bu gemilerle Rodos sahillerini talan etmiştir, daha sonra ani bir baskınla donanmasını kaybetmiş, adamlarıyla birlikte bu çatışmadan kurtulup tekrar Şehzade Korkut'a danışmıştır. Kendisine biri 24, diğeri 22 oturaklı iki gemi veren Şehzade Korkut'un elini öpmüş ve hayır duasını aldıktan sonra Akdenize açılmıştır, seferlerinde elde ettiği bütün ganimetini 10 yıl boyunca uğramadığı Midilliye uğrayarak fakir fukaraya ve akrabalarına dağıtmıştır.

       1515 yazında feth ettiği Cerbe kalesini kendisine üs edinen Oruç Reis, bu üssü kullanarak doğu ve batı Akdenizde bir çok gemi zaptetmiştir, bu gemilerin en ünlüleri Papa'ya ait olan dev savaş gemileriydi, bu gemileri ele geçirmenin imkansız olduğunu düşünen haçlılar, Oruç Reis'in bu gemileri ince tekneleriyle ele geçirdiğini öğrendiğinde, ünü bütün dünya'ya yayılmıştır.

       İtalyanlar bu başarılarının ardından, Oruç Reis'e kızıl sakalından dolayı, Barbarossa lakabını takmıştır, sonraki dönemde ise Barbaros Hayreddin Paşa, ağabeyine hürmeten bu lakabla anılmıştır.

       Cezayir'de bir ordu kurmayı kararlaştırdıktan hemen sonra harekete geçerek bu toprakları ele geçirmiş, İspanya Kralı Şarlken bütün çabalarına rağmen Oruç Reis' i zaptettiği yerden çıkartamamıştır. Baceye kuşatması sırasında sol kolundan ağır şekilde yaralanmış ve kolu dirsekten kesilmek zorunda kalınmıştır, iyileşir iyileşmez denize açılan Oruç Reis, bir çok gemi ve yüklü bir ganimetle geri dönmüştür. En büyük mücadelesini o zamanın büyük denizci devleti olan İspanya'ya karşı kardeşleriyle birlikte veren Oruç Reis Emevilere yardımda bulunarak onları kuzey afrikaya ulaştırmış ve onların muhafızlığını üstlenerek yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını karşılamıştır.

      İspanya o zaman Avrupa'daki birçok ülke ile birlikte Amerika kıtasında da sömürgelere sahip durumdaydı.

      Oruç Reis, Cezayir doğusundaki İspanyol hakimiyetinde olan Tlemseni ele geçirmiş fakat yerli halkın ihaneti sonucu 7 ay boyunca sürdürdüğü savunmadan vazgeçip düşman hattını bölerek Cezayir'e geri dönmeye çalışmıştır. Bu çatışma sırasında adamlarından bazıları düşman hattında kalmış, bu durumu gören Oruç Reis geri dönerek çatışmaya devam etmiştir, tek kolu ile savaşan Oruç Reis, son askerinin de ölmesinin ardından isabet aldığı oklarla Rio solado nehrinde hayatını kaybetmiştir.

      İspanyollar Oruç Reis' in öldüğünü Krallarına ıspatlamak için ölüsünün başını keserek bal dolu bir torba içerisinde İspanya'ya götürmüşlerdir, bunu yapmalarının sebebi Oruç Reis ile savaşan her komutanın Oruç Reis'i öldürdüğünü söylemesine rağmen doğru çıkmamasıdır.

      1518 tarihinde Oruç Reis'in cenazesi başı kesik halde Cezayire getirilerek, Cezayir Evliyalarından Sidi Abdürrahman' ın Kasbah da kendi adını taşıyan camii yanındaki türbesine gömülmüştür, bugün birlikte yattıkları bu türbe, Arapça öğretim veren bir mahalle okulu olarak kullanılmaktadır.

     Akıncıların savaş taktiği olan yıldırma ve fethe hazırlama taktiklerini denizde kullanan, cesaret ve kahramanlık timsali olan kurt denizci Oruç Reis,in öldüğünde 48 yaşında olduğu tahmin edilmektedir.

Yorumlar

  1. Yazınız için teşekkürler. Tarihimizde önemli bir yere sahip paşamızınBarboraslar dizisi çekiliyor. İnş geçlerimiz daha iyi tanıyacak.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

SEYİR FENERLERİ, ŞEKİLLER VE SESLİ UYARI İŞARETLERİ

SEYİR YARDIMCILARI, KARDİNAL (YÖNLEÇ) ŞAMANDIRALAR

KAZAZEDEYİ SUDAN KURTARMA TEKNİKLERİ