DÜNYA TURU, SEYİR DEFTERİ - 29 - EYLÜL - 05 EKİM - KORİNT KANALI - PALERMO
DÜNYA TURU, SEYİR DEFTERİ - 29 - EYLÜL - 05 EKİM - KORİNT KANALI - PALERMO
28 EYLÜL PAZARTESİ
Saat 07:30’da, Korint Kanalı geçişi için sıraya girdik. Çok geçmeden kanalın girişindeki kara yolu yavaş yavaş sulara gömülürken, biz de kanal geçişine başladık.
İnanılmaz güzel görüntüler eşliğinde, yaklaşık bir saatte kanalı dümen suyumuzda bıraktık.
Korint Kanalı, Yunanistan´ın kuzey kara topraklarını Mora Yarımadası´ndan (Yunanca: (Πελοπόννησος / Peloponnesos) ayıran tümüyle yapay kanalın ismidir.
Kanalı kazmak için Korint Kıstağı bölgesinin en ince yeri seçilmiştir. Yapımı 1881 ile 1893 yılları arasıdır. Uzunluğu yaklaşık 6,3 km´dir ve Korint Körfezi ile Saronik Körfezi´ni birbirine bağlar.
Ege denizinden Adriyatik denizine bağlantıyı kurmak için, kanalın bulunduğu en yüksek noktadan 84 metre kadar dibe, sert taşlıktan oluşan beldeyi kazma mecburiyeti vardı. Sadece bu gerekçe ile bugün ortalama 8 metre su derinliği elde edilebilinmiştir. Kanalın duvarları birbirine eşit uzaklıkta değildir.Yukarı duvarları 24 metre , aşağısı ise birbirine 21 metre uzaklıktadır. Kanal 1893´den bügüne kullanılmakta olup, Adriyatik ve Ege Denizi arasında seyredecek gemiler için yaklaşık 400 km tasarruf sağlamaktadır.
Kanalın özelliklerinden birisi de, iki girişte mevcut olan, motorgücü sayesinde suya batırılabilinen köprülerdir. Yapıldığı yıllarda, navigasyon teknolojisinin gelişmemiş olmasından, Mora Yarımadası´nın etrafından 400 km lik deniz yolu oldukça zor ve tehlikeli olması, bu kanalın ekonomik ve güvenlik boyutunu oldukça artırmıştır. Navigasyon teknolojisinin ilerlemesi ile bu kanal her geçen gün taşıdığı önemi yitirmektedir. Ayrıca şu alttaki noktalarda bu gelişmeye destek sağlamaktadır:
- Kanalın genişliği bugün yalnızca küçük boyuttaki gemilere göredir.
- Güçlü ve hızlı gemi motorları sayesinde kazanılan zaman, kanalı değersiz kılmaktadır.
- 114 yıllık bu kanalın büyük çapta bakım ve onarım işleri, finans sorunları nedeniyle gerekli biçimde gerçekleştirilemiyor.
Kanal kullanım ücretinin yüksek olmasına karşın, günde ortalama 30 gemi kanaldan geçer. Yılda ortalama 11.000 doğrudan geçit sağlanır. Güzel manzarası için seyahat acentaları büyük oranda turist gemileri ile bu kanalı kullanırlar.
Korint şehir merkezi, kanal çıkışın hemen iskele tarafında bulunuyor. Yönetmeniz Alper ve Yardımcısı Berna buradan ayrıldılar. Biz de Atina’da yapamadığımız alışverişi buradan yaparak yola çıktık.
Rotamız yaklaşık 50 mil mesafedeki Lapanto (Navpaktoz Limanı). Rod Heikell’e mutlaka görülmesi gereken bir yermiş. Akşam 22:30’da Lapanto limanı önüne geldik, şaşırtıcı bir şekilde, elektronik harita limanı olduğundan farklı bir yerde gösteriyordu. Sezgilerimizin rehberliğinde marinaya girdik fakat, derinlikler uygun olmadığından bağlanmayarak, yolumuza devam etmeye karar verdik.
Partaz Körfezinde bulunan, Rion Köprüsünü geçmek için kanal 14’ten Rion Trafik İstasyonunu anons etmemiz gerekiyor. Biz de kurallara uygun olarak 4 mil kala anonsumuzu yaptık ve gösterilen köprü ayakları arasından geçişimizi yaptık.
30 EYLÜL SALI
Gece vardiya sistemine geçildi ve pupa yelken 240 mil mesafede bulunan Messina Boğazına rota tutuldu. Sabah katlımızı Kefalonya’nın rüzgar altındaki sakin suda yatık. Kahvaltı sonrası teknede yoğun bir koşuşturmaca başladı. Ahmet, ünlü kuru fasulyesini yapmak üzere fasulyeleri suya koydu. Ardından asimetrik balonu bastık, fakat yelken sarıcı sisteminde bir terslik var. Yelken yapıcı ile telefon aracılığı ile sorunun ne olabileciğini konuştuk. Geçiçi bir çözüm üzerinde uzlaştıktan sonra, yelkenin karula köşesinde bulunan boşluğa 10 mm’lik bir halat sokarak sıkıca diktik ve o an için sorun çözüldü. Artık balon gayet iyi çalışıyor.
12 not esen rüzgar ile batıya doğru 7 not hızla yol alıyoruz. Birkaç saat keyifli balon seyrinden sonra, balon bastonun aniden kırılması ile şaşırıp kalıyorum. Doğal olarak balonu indirmek zorunda kalıyoruz. Denizde bir ders daha. Oysa alüminyum asimetrik balon bastonunun da paslanmaz çelikten olması konusunda imalatçıyı ulaşmıştım.
Dalgalı denizde rahat bir öğle yemeğimizi yemek için faça filok ettik. Nispeten sallantısız, konforlu denilebilecek bir ortamda Merih’in yapmış olduğu biftek ve Haluk’un yapmış olduğu kaşık salatasını afiyet ile yedik.
Bu arada, Ali, oltamıza takılan balığı tekneye alıyor…
Teknemizin her türlü doğa koşullarına uygun olup olmadığını denemek maksadı ile fırtına filoğunun çelik istralyasını güverteye donatıp, fırtına filoğunu bastık. Filoğu rahatça kullanmak için gerekli makaralar, iskotalar hazır edildi ve fırtına filoğu baş üstüne camadan ipleri ile bağlandı.
Dümenden gelen son derece rahatsız eden sesi önlemek için sıra ile dümenleri döküp her derde deva WD40 ile temizledik ve sesten eser kalmadı. Artık, sıcak bir çayı hak ettik dediğimizde saat 16:00 olmuştu.
Bu faça filok işinden ekip çok hoşlandı, Ahmet’in pişirdiği kuru fasulyeyi yemek için faça filok yaptık ve yıldızların altında sallana sallana akşam yemeğimizi yedik.
Tüm gece 15-18 not esen kuzey rüzgarı Balıkçıl’ı 7 not hızla Messina Boğazı’na doğru götürüyor.
1 EKİM ÇARŞAMBA
Kahvaltıda kaşarlı tost vardı. Birden makaranın alışıldık sesi ve bir albakor daha. Tartıldığında 4,5KG olduğu görüldü ve birlikte çekilen mutad pozlardan sonra kayıtlara öylece geçirildi. Balıkla büyük bir mücadeleye başlayan Haluk’un fletosunu çıkarması öğleyi buldu. Fletosu çıkarılan balık kendini pişirilmiş halde havuzluk masasında buldu. Rüzgar öğleden sonra tamamen durunca motora yol verdik. Tüm gece motor seyri, dalgasız bir deniz, inanılmaz güzel bir gökyüzü ve iyi bir uyku.
2 EKİM PERŞEMBE
Sabahın ilk saatlerinde Messina Marina’ya giriş yaptık. 45 foot tekne için günlük 88 euro para ödüyoruz. Sabah yürüyüşü çok iyi geldi. Ahmet’le birlikte koltuğumun altında sıcak ekmekle tekneye dönüp hep beraber güzel bir kahvaltı hazırlandı.
Öncelik paslanmaz çelikten bir baston yaptırmak. Neyse ki malzeme satan yeri bulmamız uzun sürmedi. Visko adlı bu yerde her tülü paslanmaz, alimünyum boru mevcut. İstediğiniz ölçüde kesip veriyorlar. Ancak 316 Paslanmaz çelik yerine 304 kalite paslanmaz almak zorunda kaldık. Bakalım paslanması ne kadar sürecek J.
Kırılan alimünyum boruda bulunan teflon kapaklar 1mm büyük olduğundan bir de tornacı bulmamız icap etti. Fakat bulduğumuz tornacı akşam saat 5’te kapattığı için işimiz ertesi sabah saat 8’e kaldı.
Messina Boğazı’nda Sicilya’nın kuzeydoğu kenarında; Italyan anakarasini Sicilya’dan ayiran Messina Bogazi’nin batisinda konumlanır. Reggio Calabria’nın kuzeyinde konumlanan Villa San Giovanni’nın karşısında yer alır. Gunumuzde bu iki taraf arasinda ulasim deniz yolu ile sağlanmakta ise de iki tarafi uzun bir kopru ile birlestirme planlari bulunmaktadır.
Messina sehri Iyon Denizi ve “Peloritani” tepeleri arasinda kurulmustur. Efrafindaki tepeler Sicilya adasinin icinden uzandigi icin Messina sehrinin gelisimi dar olan deniz sahillerinde olmustur. Bu nedenle Messina sehri dunyanin “en uzun sehri” lakabina hak kazanmistir.
3 EKİM CUMA
Sabah 8’de tornacı henüz dükkanını açmadan kapısına damladık. 10 dakikada işimiz bitti ve tekneye gelip montajını yaptık. Böylelikle oldukça sağlam bir bastonumuz oldu. Kahvaltı sonrası sıkıcı bu liman şehrinden palamarlarımızı çözüp balonumuzu bastık.
Rota, 35mil mesafedeki Lipari adası. Sakin geçen bir seyirden sonra akşam saat 7.30’da Porto Salva adlı yüzer pantonlardan oluşan marinaya bağlandık. Kuzeyli havalara tamamen açık olan bu yer hava sakin olmasına rağmen oldukça solugan alıyor.
Elektrik, İnternet, su dahil gecelik 70 Euro ödüyoruz. Akşam şehri keşfetmek için marinadan ayrıldık. Şehir merkezi marinaya oldukça yakın. 15 dakikalık yürüyüş yeterli oluyor. Lipari, turistik, temiz bakımlı cadde ve sokaklardan oluşan şirin bir şehir.
Lipari, (Latince: Lipara), Sicilya’nın kuzeyindeki Tiren Denizi’nde yer alan Eolie Adaları’nın en büyüğüdür. Adaların en büyük ihraç ürünlerinden biri olan, malmsey türü tatlı ve yoğun şarap Lipari’de üretilir. Eolie Adaları’nın en büyük kenti ve piskoposluk merkezi olan Lipari’de adalara ait arkeolojik yapıtların sergilendiği bir müze vardır.
İtalya’da olup da pizza yememek olmaz deyip arka sokaklarda taş fırınlı bir pizza restorantında akşam yemeğimizi yedik. Sonrasında soluğu cadde üstündeki bir barda alıp zarif İtalyan kızlarını seyrederek grappa’larımızı yudumladık.
4 EKİM CUMARTESİ
Barış Manço’nun bügün bayram erken kalkın çocuklar adlı şarkısıyla uyandım. Meğer gerçekten bayrammış. Kahvaltıdan sonra birbirimizle bayramlaşıp güne çok neşeli başlıyoruz. Bu arada Otistik Çocuklara destek için bir bayram mesajı vermek amacıyla vakıf flaması eşliğinde fotoğraf çektirip Sosyal Medya hesaplarımızda takipçilerimizle paylaşıyoruz.
Şehri daha fazla tanımak için uzun bir yürüyüş rotası tanımlayıp şehri gezdik. Ekrem abi (Ekrem İnözü) tepede bir restoran tavsiye etmiş ancak ben ismine dikkat etmemişim. 1930 tarihinden kalma bir pastaneye girip kasada oturan yaşlıca hanfendiye tepedeki restoran ile ilgili bir soru sorup bilgi aldım. “Aradığınız oysa Borello Restoran” dedi ve et yemekleri konusunda iyi olduğunu söyledi ve restoranın telefonunu verdi. Teşekkür ederek ayrıldıktan hemen sonra arayıp restorandan yer ayırttım. Restoran bizi 2 özel araç ile aldırdı. İlk izlenimimiz galiba yanlış bir yere geldik şeklindeydi fakat mutfağı görünce doğru yerde olduğumuzu anladım. Kömür ızgarasında pişirdikleri kuzu eti yöresel şarap eşliğinde mükemmel olmuştu. Hesapta beklentilerimizin çok altındaydı. Yemek sonrası restoran sahibi ve güzel eşi bizi 2 ayrı araba ile marinaya bırakma inceliğini gösterdi biz de geleneksel misafir perverliğimizi göstermek için teknemize davet ederek bir şeyler ikram ettik.
Yakındaki Volcano adasına gitmemiz çok uzun sürmedi, akşam adanın arksında bulunan koyda Alarga’da demirledik.
5 EKİM PAZAR
Bütün gece yağan yağmur ve çöken sis volkanik Adayı yağlı boya bir tablonun parçası gibi gösteriyordu. Hiç rüzgar yok, deniz çarşaf gibi düz ve gri. Motora yol verip adadan ayrıldık. Dümen suyumuza bıraktığımız volkanik adalar inanılmaz manzaralar sunuyor.
Palermo yaklaşık 80 mil. Dalgasız denizden istifade epeydir aklımda olan baş üstündeki vardevelalara ağ örme işini-3 Saat süren çalışmayla bitiriyoruz. Başüstü böylelikle daha güvenli ve güzel görünüyor.
Saat 21:00’da Palermonun Villaiage marinasına giriş yaptık. Telsiz anonsumuza herhangi bir yanıt gelmeyince uygun bulduğumuz bir yere kıçtan bağlanıp tonoz aldık. Akşam yemeğinde yediğimiz borilla makarna oldukça güzel olmuştu.
Yorumlar
Yorum Gönder