RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ DENİZCİLİK BÖLÜMÜ
RAHMİ M. KOÇ SANAYİ MÜZESİ DENİZCİLİK BÖLÜMÜ
İstanbul'un Hasköy semti Haliç kıyısında bulunan Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi Dünya sanayisinin gelişimine şahit olabilmeniz için harika bir fırsat. Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi denizcilik sanayisinin gelişimine hem deniz makineleri hem de tekne modelleri bakımından geniş bir alan ayırmış. Gerek donanma gerekse ticari olarak Dünya ve ülkemiz sularında hizmet vermiş olan deniz araçları ve ekipmanları bu harika müzede dinlenmeye çekilmiş, sizin ziyaretinizi bekliyorlar...
Müze girişinde sizi F 104 tipi bir savaş uçağı karşılıyor. Denizcilik bölümüne geldiğinizde kendinizi bir sandal atölyesinde buluyorsunuz. Bu bölümde biri dragon diğeri randa armalı kotra tipi iki yelkenli, bir deniz motoru atölyesi, özel üretim ahşap motor yatlar, bir balıkçı kayıkhanesi, İstanbul deniz iskeleleri, buharlı gemi makineleri, Tersane, TGC Uluçalireis Denizaltısı, Fenerbahçe Vapuru ve bir eşleri daha bulunmayan deniz araçları ekipmanları bulunmakta.
Sandal Atölyesi
Denizcilik bölümünün girişinde bulunan bu atölye size bir sandalın nasıl üretildiğini anlatır nitelikte tertiplenmiş. Ahşabın deniz ile ne kadar uyumlu olduğunu bu atölyede görebilir ve aynı ahşabın yüzebilmesi için harcanan emeğe yine bu atölyede şahit olabilirsiniz.
Kosta Usta'nın Motor Tamir Atölyesi
Ülkemizde üretimi olmayan ve yurt dışından alımı da kolay olmayan deniz motorları konusunda tamir ihtiyacı özellikle İstanbul Anadolu bölgesinde 1927 doğumlu Kosta Usta tarafından yapılmaktaydı. Bu atölye o gün olduğu düzende ve titizlikte müzede yer almakta.
Balıkçı Kayıkhanesi
Koridorun sonunda göreceğiniz balıkçı kayıkhanesinde her parçaya dokunmak isteyeceksiniz. Bu kayıkhane sizi kısa süreliğine müzeden çıkartıp deniz kıyısına götürecek.
Bu bölümün üst kat girişinde sizi Boğaziçi gezi kayığı ve çeşitli deniz araçlarının parçaları ile donatılmış bir salon karşılıyor. Kemerli kapıdan büyük salona geçerken bu kemerde asılı olan ahşap gemi zincirine dikkat edilmeli. Salonun devamında sandal çeşitleri ve geçmişten günümüze dıştan takma deniz motorları size eşlik ediyor.
İstanbul Deniz İskeleleri
Kimi hala ilk günkü gibi ayakta, kimi zamana yenik düşüp yenilenmiş, kimi ise artık kullanılmayan İstanbul Boğazı'nın simgesi olan vapurların karaya bağlandıkları iskeleleri bu bölümde sergileniyor.
Denizcilik bölümü üst katta bulunan İstanbul iskeleleri sergisi Sayın Tamer Bora tarafından titizlikle yapılmış maketlerden oluşmakta. İskele maketlerine bakarken vapurun birazdan yanaşacağı hissiyatına kapılabilirsiniz.
Tersane
Tersane bölümüne geldiğinizde sizi ilk olarak buharla çalışan deniz araçları ekipmanları karşılıyor. Bu ekipmanlar arasında buharlı baş ırgat, buharlı bir ana makine, buharlı dümen makinesi, kazan viyeri, buharlı yardımcı makine gibi ekipmanlar bulunmakta. Bu ekipmanların hepsi ayrı ayrı deniz araçlarının jilet (sökülüp hurda olması) sürecinde alınarak bakım yapılmış ve müzede yerini almış. Denize doğru ilerlediğinizde rıhtıma aborda olmuş 1940 yapımı dizel makinalı bir Kurtarma Romörkörü, 1873 yılı yapımı bir buharlı Gemi Romörkörü ve bu romörkörlerin üstüne aborda olmuş 1932 yapımı bir motor yat bulunmakta. Bu rıhtımın karşı tarafında ise Fenerbahçe Vapuru ve TCG Uluçalireis denizaltısını göreceksiniz. Bu bölümde ilginizi çekebilecek başka bir ekipman TCG Çanakkale Denizaltısı'na ait kıç torpido dairesi olacaktır. Bunların yanında USS Saratoga uçak gemisi tarafından vurularak hizmet dışı kalan TCG Muavenet muhbirine ait sancak ana makinesi bu bölümde sizi bekliyor.
Türk Takası Tekel
İkinci Dünya savaşının ardından Tekel tarafından Karadeniz'de kullanılan Türk takası hala ilk günkü güzelliğinde tersanenin kızağında suya indirilmeyi bekliyor.
Kısmet ve Uzaklar
Ülkemiz yatçı denizcilerinin önderlerinden olan Sadun Boro ( Kısmet ) ve Osman Atasoy'a ( Uzaklar ) ait olan yelkenli tekneler de uzun ve yorucu yolculuklarının ardından burada istirahate çekilerek Dünya denizlerinde başlarından geçen bir kaç anıyı anlatmak için sizleri bekliyor.
Yüzen Mançuna ve Algontario Şilebi Uskuru ( pervanesi )
32 metre yüksekliğe ve 85 ton kaldırma kapasitesine sahip bu yüzer vinç 1887 yılında üretilmiş ve 387 kişinin hayatını kaybettiği Üsküdar Vapuru'nun deniz dibinden çıkarılmasında kullanılmıştır.
Bu yüzer vincin hemen arkasında 225 metre uzunluğunda ve 29,100 ton taşıma kapasitesine sahip olan Algontario Şilebi'ne ait kanat kontrollü uskur ( pervane) bulunmakta. 4 kanat bu pervanenin toplam ağırlığı 26 ton çapı ise 6 metredir.Bu pervaneyi çevirme görevi 8,750 bhp gücündeki ana makineye verilmiş.
Lengerhane
Osmanlıda gemiyi sabitlemek için kullanılan demir ve zincire Lenger ve bunların üretildiği atölyelere de Lengerhane adı verilmiştir. Bu bölümün bodrum katında bulunan kaptan köşkü kesinlikle görülmeye değer nitelikte.
Bence
Ben gemi makineleri eğitimi almış bir kişi olarak her parçayı hayranlıkla inceledim. Aslında gün boyunca asırlık bir film izlediğimi düşünüyorum 1800 lü yılların sonundan günümüze kadar süren ne kitaplarda ne günümüz denizlerinde rastlayabileceğim her birisi bir organ niteliğinde olan ekipmanların tümünü ayrı ayrı inceledim. Tam da bu asırlık film bitti derken 6 metre çapındaki şileb pervanesini gördüm ve uzun zamandır görmediğim arkadaşımı görmüş gibi hissettim. Bu asırlık filme bir gününüzü ayırın inanın pişman olmayacaksınız.
Her meslek tabiiki sevgi gerektirir ama denizcilik bir başka. Mesleğimle ilgili olduğu için bu kadar beğenmiş olabilirim ama müze sadece denizcilik bölümünden ibaret değil bir kamyonun nasıl çalıştığını önünüzdeki butona basarak canlı olarak görebiliyor, 100 yıl öncesinden günümüze kadar yol almayı başarmış otomobiller arasında yürüyor, Akdeniz'in dibinde uzun yıllar geçirmiş bir uçağın hikayesini dinleyebiliyor, sizi hissedip çalışmaya başlayan bir torna atölyesini seyredebiliyorsunuz.
Daha onlarca hayranlık uyandıran bölümleriyle Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi zamanı geri almanıza olanak sağlıyor.
Bu eşsiz müzeyi tertipleyip ziyarete açan başta Rahmi M. Koç olmak üzere Koç ailesine sonsuz teşekkürler...
İstanbul'un Hasköy semti Haliç kıyısında bulunan Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi Dünya sanayisinin gelişimine şahit olabilmeniz için harika bir fırsat. Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi denizcilik sanayisinin gelişimine hem deniz makineleri hem de tekne modelleri bakımından geniş bir alan ayırmış. Gerek donanma gerekse ticari olarak Dünya ve ülkemiz sularında hizmet vermiş olan deniz araçları ve ekipmanları bu harika müzede dinlenmeye çekilmiş, sizin ziyaretinizi bekliyorlar...
Müze girişinde sizi F 104 tipi bir savaş uçağı karşılıyor. Denizcilik bölümüne geldiğinizde kendinizi bir sandal atölyesinde buluyorsunuz. Bu bölümde biri dragon diğeri randa armalı kotra tipi iki yelkenli, bir deniz motoru atölyesi, özel üretim ahşap motor yatlar, bir balıkçı kayıkhanesi, İstanbul deniz iskeleleri, buharlı gemi makineleri, Tersane, TGC Uluçalireis Denizaltısı, Fenerbahçe Vapuru ve bir eşleri daha bulunmayan deniz araçları ekipmanları bulunmakta.
Sandal Atölyesi
Denizcilik bölümünün girişinde bulunan bu atölye size bir sandalın nasıl üretildiğini anlatır nitelikte tertiplenmiş. Ahşabın deniz ile ne kadar uyumlu olduğunu bu atölyede görebilir ve aynı ahşabın yüzebilmesi için harcanan emeğe yine bu atölyede şahit olabilirsiniz.
Kosta Usta'nın Motor Tamir Atölyesi
Ülkemizde üretimi olmayan ve yurt dışından alımı da kolay olmayan deniz motorları konusunda tamir ihtiyacı özellikle İstanbul Anadolu bölgesinde 1927 doğumlu Kosta Usta tarafından yapılmaktaydı. Bu atölye o gün olduğu düzende ve titizlikte müzede yer almakta.
Balıkçı Kayıkhanesi
Koridorun sonunda göreceğiniz balıkçı kayıkhanesinde her parçaya dokunmak isteyeceksiniz. Bu kayıkhane sizi kısa süreliğine müzeden çıkartıp deniz kıyısına götürecek.
Bu bölümün üst kat girişinde sizi Boğaziçi gezi kayığı ve çeşitli deniz araçlarının parçaları ile donatılmış bir salon karşılıyor. Kemerli kapıdan büyük salona geçerken bu kemerde asılı olan ahşap gemi zincirine dikkat edilmeli. Salonun devamında sandal çeşitleri ve geçmişten günümüze dıştan takma deniz motorları size eşlik ediyor.
İstanbul Deniz İskeleleri
Kimi hala ilk günkü gibi ayakta, kimi zamana yenik düşüp yenilenmiş, kimi ise artık kullanılmayan İstanbul Boğazı'nın simgesi olan vapurların karaya bağlandıkları iskeleleri bu bölümde sergileniyor.
Denizcilik bölümü üst katta bulunan İstanbul iskeleleri sergisi Sayın Tamer Bora tarafından titizlikle yapılmış maketlerden oluşmakta. İskele maketlerine bakarken vapurun birazdan yanaşacağı hissiyatına kapılabilirsiniz.
Tersane
Tersane bölümüne geldiğinizde sizi ilk olarak buharla çalışan deniz araçları ekipmanları karşılıyor. Bu ekipmanlar arasında buharlı baş ırgat, buharlı bir ana makine, buharlı dümen makinesi, kazan viyeri, buharlı yardımcı makine gibi ekipmanlar bulunmakta. Bu ekipmanların hepsi ayrı ayrı deniz araçlarının jilet (sökülüp hurda olması) sürecinde alınarak bakım yapılmış ve müzede yerini almış. Denize doğru ilerlediğinizde rıhtıma aborda olmuş 1940 yapımı dizel makinalı bir Kurtarma Romörkörü, 1873 yılı yapımı bir buharlı Gemi Romörkörü ve bu romörkörlerin üstüne aborda olmuş 1932 yapımı bir motor yat bulunmakta. Bu rıhtımın karşı tarafında ise Fenerbahçe Vapuru ve TCG Uluçalireis denizaltısını göreceksiniz. Bu bölümde ilginizi çekebilecek başka bir ekipman TCG Çanakkale Denizaltısı'na ait kıç torpido dairesi olacaktır. Bunların yanında USS Saratoga uçak gemisi tarafından vurularak hizmet dışı kalan TCG Muavenet muhbirine ait sancak ana makinesi bu bölümde sizi bekliyor.
Türk Takası Tekel
İkinci Dünya savaşının ardından Tekel tarafından Karadeniz'de kullanılan Türk takası hala ilk günkü güzelliğinde tersanenin kızağında suya indirilmeyi bekliyor.
Kısmet ve Uzaklar
Ülkemiz yatçı denizcilerinin önderlerinden olan Sadun Boro ( Kısmet ) ve Osman Atasoy'a ( Uzaklar ) ait olan yelkenli tekneler de uzun ve yorucu yolculuklarının ardından burada istirahate çekilerek Dünya denizlerinde başlarından geçen bir kaç anıyı anlatmak için sizleri bekliyor.
Yüzen Mançuna ve Algontario Şilebi Uskuru ( pervanesi )
32 metre yüksekliğe ve 85 ton kaldırma kapasitesine sahip bu yüzer vinç 1887 yılında üretilmiş ve 387 kişinin hayatını kaybettiği Üsküdar Vapuru'nun deniz dibinden çıkarılmasında kullanılmıştır.
Bu yüzer vincin hemen arkasında 225 metre uzunluğunda ve 29,100 ton taşıma kapasitesine sahip olan Algontario Şilebi'ne ait kanat kontrollü uskur ( pervane) bulunmakta. 4 kanat bu pervanenin toplam ağırlığı 26 ton çapı ise 6 metredir.Bu pervaneyi çevirme görevi 8,750 bhp gücündeki ana makineye verilmiş.
Lengerhane
Osmanlıda gemiyi sabitlemek için kullanılan demir ve zincire Lenger ve bunların üretildiği atölyelere de Lengerhane adı verilmiştir. Bu bölümün bodrum katında bulunan kaptan köşkü kesinlikle görülmeye değer nitelikte.
Bence
Ben gemi makineleri eğitimi almış bir kişi olarak her parçayı hayranlıkla inceledim. Aslında gün boyunca asırlık bir film izlediğimi düşünüyorum 1800 lü yılların sonundan günümüze kadar süren ne kitaplarda ne günümüz denizlerinde rastlayabileceğim her birisi bir organ niteliğinde olan ekipmanların tümünü ayrı ayrı inceledim. Tam da bu asırlık film bitti derken 6 metre çapındaki şileb pervanesini gördüm ve uzun zamandır görmediğim arkadaşımı görmüş gibi hissettim. Bu asırlık filme bir gününüzü ayırın inanın pişman olmayacaksınız.
Her meslek tabiiki sevgi gerektirir ama denizcilik bir başka. Mesleğimle ilgili olduğu için bu kadar beğenmiş olabilirim ama müze sadece denizcilik bölümünden ibaret değil bir kamyonun nasıl çalıştığını önünüzdeki butona basarak canlı olarak görebiliyor, 100 yıl öncesinden günümüze kadar yol almayı başarmış otomobiller arasında yürüyor, Akdeniz'in dibinde uzun yıllar geçirmiş bir uçağın hikayesini dinleyebiliyor, sizi hissedip çalışmaya başlayan bir torna atölyesini seyredebiliyorsunuz.
Daha onlarca hayranlık uyandıran bölümleriyle Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi zamanı geri almanıza olanak sağlıyor.
Bu eşsiz müzeyi tertipleyip ziyarete açan başta Rahmi M. Koç olmak üzere Koç ailesine sonsuz teşekkürler...
Yorumlar
Yorum Gönder